Başkan Yardımcısı Fuat Oktay: Son 10-15 günde anketlerde aradaki fark açıldı
Başkan Yardımcısı Fuat Oktay, TV100 canlı yayınında Talat Atilla ve Tamer Korkmaz’ın sorularını yanıtladı.
Fuat Oktay’ın açıklamalarından öne çıkanlar:
DEPREM GECESİ NE OLDU?
6 Şubat depremleri büyük bir felakettir. Aynı gün 2 büyük deprem yaşadık. O gün yılın en şiddetli soğuğu yaşıyoruz. 4.17’de deprem olur olmaz AFAD’dan hepimize uyarı geldi. 4.17’de hepimiz ayaktaydık. Süleyman Bey ve Cumhurbaşkanımız ile görüşmemiz oldu. 4.17’deki depremden dakikalar sonra birbiriyle haberleşen ve ana stratejik kararları alan bir hükümetten bahsediyoruz.
Her il için atamalar yapıldı. Soğuk o kadar şiddetli ki helikopterler kalkıp gidemiyor. Komutanlarımız orada. ‘Savaştayız’ ve riske girdiler. O kurallar çerçevesinde bakanlarımız görev yerlerindeydiler.
Tüm alanlara aynı anda odaklanmak zorundayız, her enkaza bir kişi koyabilirsiniz ama gerçek bu değil. O zaman fazla iş yapamazsın. Grupları belirli yerlere odaklamalısınız. Bu koşullarda ekipleri teslim etmeniz gerekiyor. O gün uluslararası gruplara yardım daveti yaptık.
“BÖYLE BİR AFET GÖRÜLMEDİ”
Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı heyetiyle yanıma geldi ve ‘Böyle bir felaket ve böyle bir yıkım ve bu büyüklükte bir arama kurtarma operasyonu dünyanın hiçbir yerinde kayıtlarımızda yer almıyor’ dedi.
“DEPREMİN HER TÜRLÜ AKUT DÖNEMİNİ VE HER TÜRLÜ ZORLUĞUNU İLK 3 HAFTA GERİDE BIRAKTIK”
Her türlü akut dönemi ve bu büyüklükteki her türlü sorunu ilk 3 haftada geride bırakan bir Türkiye’den bahsediyoruz. Ne ABD’nin, ne İngiltere’nin, ne Fransa’nın, ne Rusya’nın, ne Çin’in, ne de Japonya’nın böyle bir felaketin akut şokunu bu kadar kısa sürede geri püskürtme şansının olmadığı konusunda çok iddialıyım.
Bugün itibariyle 3,3 milyon insanımız geçici barınakta. 770 bine yakın meclis çadırımız var. Konteyner sayımız 71 bine ulaştı. Hedefimiz 130 bine ulaşmak. Enkazların kaldırılması 1 hafta içinde biter.
“311 BİN KONUT HASAR GÖRDÜ”
Enkazları kaldırırken kalıcı konutlara başladık. 311 bin evin hasar gördüğünü gördük. Daha önce orta hasara takviye yapıyorduk ama gördük ki burada çok başarılı bir çalışma yok. Verdiğimiz krediler evlerin güçlendirilmesinde pek sağlıklı değil. Başkanımız talimat verdi ve orta hasarlı olanların hepsini yıktık.
“1 YIL İÇİNDE HEPSİNİ BİTİRECEĞİZ”
2 aylık sürede 121 bin konutun temeli atıldı. Köy evleri gitti. Bayram sonunda sevkiyata başlayacağız. Bir yıl içinde hepsini bitireceğiz. Biz söz verirsek yaparız diyen bir hükümetiz. 6 Şubat’ta yedili sofranın gücü altında yaşasaydık toplanıp dağılırlardı. Yapabilecekleri hiçbir şey yoktu. Milletimiz cebinden söz veremeyeni, Türkiye için çalışanı görüyor.
“KIZILAY ÇADIRINI SATIŞINA ÜZGÜNÜZ”
Kızılay’da çadır ve çadır üretim tesisleri bulunmaktadır. Çadır stoklarının tamamını kullandık ve dışarıdan çok önemli bir destek aldık. Sonra para karşılığı çadır satmayı öğrendik, bundan daha önce bahsetmiştim. Bunun için de üzgünüz, böyle bir şey olmasaydı iyi olurdu. Kızılay, genel kurulu bulunan ve yönetimi genel kurul tarafından belirlenen bir kuruluştur. Bireyleri kurumlardan ayırmak gerekir. Oluşturulan algı ile kurum dövülmemelidir. İşte yapacağımız 2 şey; kendi inisiyatifiyle istifa etmesi, büyük genel kurula davet edilmesi ve idarenin tayin etmesidir. Erdoğan çıkıp hızla değiştirseydi ‘bekar adam’ diyorsun. Değişmiyor, ‘genel kurul çalışsın’ denilince, ‘neden yapmıyorsunuz?’ denir. Genel kurul üyeleri bunu çok rahat değiştirebilir veya lider istifa edebilir.
“SİZE VERİLEN BU SÖZ, TÜRKİYE’YE VERDİĞİ SÖZ DEĞİLDİR”
‘Size söz veriyorum’ Söylediği Türkiye’ye verdiği söz değil, Kandil’e, Pensilvanya’ya ve öz atalarına verdiği sözdür, o afişlerde ‘Size Söz’ var. Dünya basınındaki tartışmalara bakarsanız, ‘Türkiye’nin eski dönemine dönmesi için Erdoğan’ın gitmesi gerekiyor’ demek Türkiye eski dönemine dönüyor, Türkiye’ye dönmek istiyorlar, söyleneni yapıyor. Başkaları tarafından belirlenen dış politika doğrultusunda. Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘dünya beşten büyüktür’ derken kimsenin konuşmadığı bir dönemde Birleşmiş Milletler kürsüsünden dile getirdi. Her fırsatta konuşuyor.
Dünya basınındaki tartışmalara bakarsanız, ‘Türkiye’nin eski dönemine dönmesi için Erdoğan’ın gitmesi gerekiyor’, demek ki Türkiye eski dönemine dönüyor, onlar Türkiye’ye dönmek istiyor, ne ise onu yapıyor. oburların belirlediği dış politika doğrultusunda anlatılır. Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘dünya beşten büyüktür’ derken kimsenin sesini çıkarmadığı bir dönemde Birleşmiş Milletler kürsüsünden bunu dile getirdi. Her fırsatta konuşuyor.
Kandil’deki teröristlerden birinin açıklaması vardı. ‘Erdoğan bizi bitirir, kökünden söker. ‘Kılıçdaroğlu’nu desteklemeliyiz, 7’li tabloyu desteklemeliyiz’ diyorlar.
“80 yılda yapılmayanı 20 yılda yaptık”
80 yılda yapılamayanları 20 yılda yaptık. Bunu artefakt politikamızla yaptık ve bundan sonra yol haritasını çiziyoruz. Yol haritasını çizerken söylenenlerden yüz çevirmiyoruz. Bunun karşılık bulması gerekiyor. Bize karşı yürütülen muhalefet kampanyalarına baktığınız zaman aslında biz hakaret edici bir dil kullanmıyoruz. Olanları olabildiğince anlaşılır kılmak için alakalı bir dil kullanmaya çalışıyoruz.
Hepimizin istekleri ile kendimize koyduğumuz hedefleri hep eşitledik. Kendimizi yeterli bulmadık ve kendimize hep yeni hedefler koyduk. Bu nedenle Türkiye ile ilgili hedeflerimiz var, hiçbirinden vazgeçmedik.
“FARKI SON 10-15 GÜNDE AÇTI”
Kendi arzularımızla kendimize koyduğumuz hedefleri hep eşitledik. Kendimizi yeterli bulmadık ve kendimize hep yeni hedefler koyduk. Bu nedenle Türkiye ile ilgili hedeflerimiz var, hiçbirinden vazgeçmedik. Birinci basamakta seçimi kazanacağımıza inancımız tamdır. Sokaklardan aldığımız geri bildirimlerle ‘Bu işi bitireceğiz’ diyoruz. Bu işi ikinci tipe bırakarak milletimizin gündemini meşgul etmeye gerek olmadığını düşünüyoruz. Milletimizin öngörüsüne güveniyoruz. Milletimiz balkon konuşmasını Erdoğan’a yaptıracak ve her iki seçimi de güçlü bir meclis desteğiyle bitirecektir. Anketlerde öndeyiz diyebilirim. Son 10-15 günün gidişatına baktığımızda aradaki farkın Cumhur İttifakı lehine açıldığını görüyoruz.